Kötü özelliklerinizi iyileştirmeyin!
--
Hayır hayır, öyle demek istemedim.
Demek istediğim, kötü özelliklerinizi iyileştirmekle vakit harcayacağınıza, zaten iyi olan özelliklerinize kafayı takıp, o konularda bölgenin en iyisi olun.
Bu yazının esin kaynağı İdil Türkmenoğlu. Bu dönem aldığım Turkish Business Environment adlı dersin hocası.
İdil Türkmenoğlu insan kaynakları konusunda Türkiye’deki duayenlerden biri. Boyner Grup, NTV, Garanti, İBB ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlardan gelen bir tecrübesi var.
Dersin ikinci haftasında İdil hocanın bize bahsettiği bu konuyu ben de size aktarmak istedim. Pozitif Psikoloji. Olmayana değil de, olana odaklanmanın süreci hızlandırması, çıktıları kalitelileştirmesi.
Kavram, ilk başta kanser hastalarının tedavisi sırasında kullanıma giriyor. Tedavi oranlarındaki başarıyı arttırdığı görülünce, önce spor camiasına, sonra da iş dünyasına sokuluyor.
Bir soru soralım:
Bir özelliğinizi geliştirmek isteseydiniz bu ne olurdu?
.
.
.
Kötü olan bir özelliğinizi mi geliştirmek istediğiniz? Yalnız değilsiniz. Muhtemelen bu yazıyı okuyan çoğu kişi eksik hissettiği noktayı iyileştirmek istedi.
Dersteki örneklerden biri: Tiger Woods bir golfçü. Dünyada en çok para kazanan sporcu idi bir zamanlar.[1] Tiger Woods’un kum atışları, diğer atışlarına kıyaslanınca berbat. Ama kum olmayan atışlarda dünyanın en iyi golfünü oynuyor.
Tiger Woods zamanının tümünü kum atışları üzerine pratik yaparak geçirmiyor. Aksine, diğer atışlarına odaklanarak zaten iyi olduğu noktada kendini geliştiriyor. O sayede dünyanın en iyisi oluyor.
Bu “oh her şeyi boşverelim” demek değil. Ama eksikliklerinize gereğinden fazla süre ayırırsanız, mükemmel olabileceğiniz noktalarda vasat kalabilirsiniz.
Başka bir nokta: Kötü sandığınız özelliğin size sağladığı mecburi faydanın farkında olun. Sabırsızsanız, işlerinizi mecburen hızlı bitirirsiniz. Zamanı düzgün yönetemiyorsanız işinizi yetiştirmek için mecburen verimli çalışırsınız. Stresli iseniz, verilen işi mecburen boşvermezsiniz. Eğer bu mecburi faydanın farkına varırsanız, hem moral hem de kendinizi yönlendirme noktasında daha iyi yerlere gelebilirsiniz.
Şimdiye kadar bireylerden bahsettik. Biraz da kurumlara değinelim.
Halihazırda başka bir yerde çalışan, sizin şirketinize mülakata gelen biri ile konuşuyorsunuz. Sordunuz:
- Neden … şirketinden ayrılmak istiyorsun?
Sormayın. Şöyle sorun:
- Neden bizim şirketi tercih ettin?
Aradaki o küçük fark, mülakata giren kişinin, eski tecrübesi ile kafası içinde cebelleşip moral bozması yerine, sizin şirketi kafasında güzelleştirip moral bulmasını sağlıyor. Bunu yapın. Güzel sorun.
Kurumsal başka bir örnek: Zamanınızın büyük bir kısmını en iyi çalışanlarınızı (high-flyer) bulup, onları daha iyileştirmeye harcayın.
Sürekli düşük performanstaki çalışanları iyileştirmeye çalışmak, tüm zamanınızı düşük performanslı çalışanlara ayırmak, iyi çalışanları gözden kaçırmanıza sebep olabilir.
Bu tür pozitif psikoloji numaraları, şirketteki elemanların ruh haline katkıda bulunuyor hatta şirketin performansını arttırıyor. [2][3]
Grupları motive etmek adına dilinizi düzeltin:
- “4 gün kaldı, nasıl yetiştireceğiz?” yerine,
- “4 günümüz daha var. Nasıl yetiştirebileceğimizi düşünelim.”
- “Çalışmazsan kazanamazsın.” yerine,
- “Çalıştıkça kazanma olasılığın artar.”
Türkçe dilinde negatif ifadeler ilginç bir şekilde daha çok ilgi çekiyor.
Bu yazının başlığında ve yazının içinde, dikkatinizi çekmek için birçok kez olumsuz ifadelerden faydalandım. Ama kendinizi bu tuzağa düşürmeyin.
Olumsuz şeylerin içinde kaybolmaya eğilimliyiz.
Değerli zamanımızı ve beynimizin içindeki elektriği olumlu şeyleri geliştirmeye de ayırmamız gerekiyor.
Not: Referansların altında, ilgilenenler için SWOT analizinin pozitif psikolojide kullanılan alternatifini (4D yöntemi) anlattım. Yorulmadıysanız okuyabilirsiniz. :)
Referanslar:
[2]: Kaplan, Seth & Bradley-Geist, Jill & Ahmad, Afra & Anderson, Amanda & Hargrove, Amber & Lindsey, Alex. (2013). A Test of Two Positive Psychology Interventions to Increase Employee Well-Being. Journal of Business and Psychology. 29. 367–380. 10.1007/s10869–013–9319–4.
[3]: https://www.inc.com/adam-fridman/mindfulness-and-happiness-in-the-workplace.html
Ek: 4D Yöntemi
4D yöntemi pozitif psikolojide SWOT analizine alternatif olarak sunuluyor.
SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities, Risks’ in kısaltması), yani:
- Güçlü Taraf
- Zayıf Taraf
- Fırsat
- Risk
analizi.
SWOT analizi normalde pek çok şirkette “bu işi yapsak mı?” diye karar vermek için kullanılıyor. Aynı şekilde 4D yöntemi de “bir şeyi yapalım mı” diye toplantı yaparken, eldeki bilgileri değerlendirmek amacı ile kullanılıyor.
4D: Discover, Dream, Design, Do.
Yani: Bul, Amaçla, Yolunu Çiz, Aksiyon Al.
Bul: Şirket olarak neyi iyi yapıyorsunuz, onu bul.
Operasyon tarafı mı iyi? Alım gücün mü yüksek, bundan dolayı diğer kurumlar üzerinde söz sahibi misin? Ekip küçük, dolayısıyla hızlı hareket kabiliyetin mi var?
Amaçla: Ne yapmayı istiyorsun? Toplantının konusu ne?
Yeni bir markete mi açılmak istiyorsun? Yeni bir ürün çıkarmak mı? Müşteri sayını arttırmak mı? Olan müşteriye daha fazla satmak mı?
Yolunu Çiz: Hedefe ulaşman için ne lazım, onu belirle.
Daha fazla çalışan? Daha fazla makine? Para? Fiyat düşürme?
Aksiyon Al: O lazım olan şeyleri yap.
İnsan kaynaklarına söyleyelim, 5 kişilik pozisyon açsınlar. Makineye ihtiyacımız var, İstanbul’daki makine pazarına göz atalım. Para gerekiyor, yatırım için proje hibelerine, startup kuluçkalarına veya bankalara başvuralım. Fiyatımız yüksek, fiyat düşürelim, ama zararda olmamak için maliyeti nasıl düşürebiliriz, ona da kafa yoralım.
4D yöntemi şu an büyük şirketlerin bazılarında, SWOT yerine, aktif olarak kullanılıyor.